Translate

11 Haziran 2013 Salı

İmam - Cemaat İlişkisi...


İşte bugün yaşadığım ülkeden bir anektot; E-5 Bostancı köprüsünün altında, sağ şeritte trafikte yavaş yavaş ilerliyorum. Sağımdan beyaz bir toros, bir anda üzerime kırıyor. Muhtemelen ilerideki trafik polisini görüyor. Arabada 3 kişiler. Sonra camı açıp küfür ederek, yol versen ne olurki diye camdan cama sevgilerimizi ilettik. Ben de yol vermeyerek, basıp devam ettim. Arkadaşlar, sağ arkama bilerek çarptı(maddi hasar olmamış). Ben durmadım, aynadan bakıyorum gülüyorlar, zannediyorlarki korktum, kaçıyorum, birşey diyemiyorum. Az sonra Trafik Polisi'nin yanına hemen çektim ve arkadaşları şikayet ettim. Bir zahmet (!) arabayı sağa çektiler. Arkadaşlardan birisi çıktı, "arabayı üzerimize sürdü, utanmadan bir de şikayet ediyor" diye polise beni şikayet etti. Başka biri çıktı, yalan söylüyor bu dedi. Polis zarar olup olmadığını kontrol ettikten sonra, beni gönderdi. Arkadaşların evraklarını kontrol etti.

Peki sonuç nedir? Arkadaşlara soracaktım, hangi partiye oy veriyorsunuz diye? Gerçi nereli oldukları belliydi (memleketlisi), sormaya da gerek yoktu.

İşte AKP Türkiyesi... Zeytinyağı gibi, hemen karşı tarafı suçlamak... Peki bunu kim yapıyor? İmam - cemaat hikayesi işte... Bir zamanlar Özal'ın "benim memurum işini bilir" cümlesiyle başlamadı mı bu ülkede, alenen rüşvetler...

Peki ne olması gerekirdi; Emniyet şeridine girilmemesi gerekirdi. Hadi girdin, camı açıp kürfetmeden, özür dileyerek yok istersin. Vermiyorsa da, canı saolsun dersin, çünkü her durumda haksızsındır...

Biz niye böyle olduk? Ben anlamıyorum... Var mı bilen?

10 Haziran 2013 Pazartesi

Gezi'nin getirdikleri...

Çok uzun bir aradan sonra yeniden yazma isteğimi getirdiği için gezi eylemcilerine teşekkür ederim.
Çok hızlıca Gezi Parkı direnişinin getirdiklerine hızlıca, biraz dağınık ama maddelerle bakalım;
1.) Tayyip Erdoğan ilk defa bu kadar zor duruma düştü. Ona oy verenler bile, söylemlerinin yanlış olduğunu paylaşıyorlar.
2.) Muhtemelen AKP'ye oy vereceklerin, okuma düzeyiyle ters orantılı olacağını ön görmek, çok da sağlıksız değil.
3.) Sevgili eğitimci dostlarım, Y kuşağı, Z kuşağı gibi kavramlarla Gezi Parkı direnişçilerini tanımlamaya çalışıyor. Ancak zannımca onları tanımlamaya çalışmak, bir kalıba sokmaya çalışarak anlamak çok da kolay olmayacak gibi görünüyor.
4.) Muhteşem sözlerden bir tanesine bayıldım; " orantısız zeka" Muazzam...
5.) Direnişin 11. gününde yorgunluk sözleri dillendirilmeye başlandı. İşte artık, bu direnişin seyrini belirleyecek en önemli kritik viraja geldiğimizi gösteriyor. Orada dağıtılan kitaplara lütfen, Sarıkamış zaferimizi anlatan kitaplar eklensin ve gençlerimiz tekrar o günleri hatırlayıp, motive olsunlar.
6.) 
a.) Sayın Recep Tayyip Erdoğan, bizler Osmanlı özentiliğinden kurtulduk, ama belli ki siz ve çevrenizdeki birkaç kişi hala kurtulamamışsınız. Türkiye Cumhuriyeti hiç bir zaman Osmanlı olmayacak. 
b.) Bir zamanlar sizin yanınızda olanlar, sizi 2-3 sene önce çok sevenler bile artık kesinlikle AKP'ye oy vermeyeceklerini paylaşıyorlar. Tek sebep, bitmek tükenmek bilmeyen; kibir, özel hayata karışma, ben yaptım oldu mantalitesi...
c.) Farkında değilmisiniz, en yakınınızdaki Abdullah Gül ve Bülent Arınç bile sizden ayrılmaya başladılar.
d.) Gözümüzün içine baka baka söylediğiniz yalanlar, medyada yer bulmuyordu, ancak şimdi anından yalalnlanmaya ve yer bulmaya başladı. 1990'ların Uğur Dündar'ına ihtiyacımız var aslında. Yapılan ve verilen ihalelerde kendi zenginlerinizi yarattınız. 
e.) Aslında 2002 öncesi ve sonrası, memurun tavrı değişmedi. Zaten bunun tohumları o çok sevdiğiniz Özal zamanında "benim memurum işini bilir" çümlesiyle temeli atılmıştı.
f.) Sokakta kimsenin birbirine saygısı yok. Kimsenin birbirine güveni yok. Kimse gülmüyor. Kimse günaydın demiyor.
g.) Neden mi? Herkesin borcu var. Boşanma sayıları arttı. Kredi kartı borçları her sene ortalama % 30 artıyor. Kredi kartı takip oranları her sene artıyor. Tüketici kredileri her sene artıyor.
h.) Ege Cansen olayı teknik olarak özetlemiş (http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/23458252.asp ) Benim tek ekleyeceğim, gerçek enflasyon rakamı nedir? Eskiden enflasyon oranı direk olarak USD/TL kuruna çok büyük bir korelasyonla bağlıydı. Aslında hala bağlı. Peki fark nedir? Dağlar....
ı.) Konu yeşile duyarlılık konusunu çoktan geçti, hala anlamadınız. Sizin despot, aşağılayıcı, küçümseyici tavrınıza maalesef polisimiz de ayak uydurdu ve gece yarısı yapılan biber gazı operasyonu, bütün resmi taa buraya kadar getirdi. Bu tepkiydi. Bu, gençlere yaptığınız baskının sonucuydu. Muhtemelen bunu siz anlayamadan, doğru okuyamadan ilk seçimleri kaybetmiş olacaksınız.

Tüm bunların sonunda soru şu;
En son seçimlerde seçime katılmayan oran % 33. Yani apolitize edilmiş, (belki de çoğu tencere-tava aynı hava eylemlerini  gerçekleştiren) kesim, sandığa giderse, seçim sonuçları ne olur?